|
|
WordReference tam bu tümceyi çeviremiyor ancak her bir kelimeye tıklayarak anlamını görebilirsiniz.
Aradığınız tam cümleyi bulamadık. "bite" için olan girdi aşağıda gösterilmektedir. Ayrıca bakınız: back
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025: | Temel Çeviriler |
| bite [sth/sb]⇒ vtr | (clamp teeth onto) (birisini, bir şeyi) | ısırmak geçişli f. |
| | | dişlemek geçişli f. |
| | The snapping turtle bit the dog's tail and wouldn't let go. |
| bite [sth]⇒ vtr | (cut with teeth) | ısırmak, dişlemek, diş geçirmek f. |
| | You have to bite the apple hard to get through the peel. |
| | Kabuğu çok kalın olan bu elmayı kuvvetlice ısırman gerekiyor. |
| bite n | (mouthful) | lokma, ısırık i. |
| | Take a bite. You might like the taste of it. |
| | Elmadan bir ısırık al. Tadı hoşuna gidebilir. |
| bite n | (wound made by biting) (yara) | ısırık i. |
| | | diş izi i. |
| | You could see the mark the dog's bite made on his leg. |
| Ek Çeviriler |
| bite n | (act of biting) | ısırma i. |
| | Watch the TV! The shark's bite breaks the surfboard. |
| bite n | (sting) (sivrisinek, vb.) | ısırık i. |
| | The mosquito bite really stung. |
| bite n | (angling: fish on the hook) (balık) | oltaya gelme, oltaya yakalanma i. |
| | I was out there all day and didn't get a bite from a single fish. |
| bite n | informal, figurative (spicy taste) (mecazlı) | acı tat, keskin tat i. |
| | Are there peppers in this stew? It really has a strong bite. |
| bite n | figurative (stinging effect) (soğuk, vb. mec.) | keskinlik i. |
| | You can really feel the bite of the wind in winter. |
| bite n | slang, figurative ([sth] taken) (mecazlı) | parça i. |
| | Taxes took a big bite out of his salary. |
| bite n | informal (snack) | atıştırma i. |
| | I was too busy to take a proper lunch break, so I only had time for a bite. |
| bite⇒ vi | informal (sting) | acımak geçişsiz f. |
| | Antiseptic on an open cut really bites. |
| bite vi | mainly US, slang (be really bad) | çok kötü olmak f. |
| | You have to repeat a grade? That bites! |
| bite into [sth] vi + prep | (acid: corrode) | -i aşındırmak geçişli f. |
| | The acid bites into the metal, etching a pattern. |
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025: Deyimsel fiiller
|
| bite into [sth] vtr phrasal insep | figurative (reduce in value) (mecazlı) | değerini düşürmek f. |
| | Falling oil prices are biting into the profits of energy companies. |
| bite [sth] off vtr phrasal sep | (sever with teeth) | ısırıp koparmak geçişli f. |
| | During the fight, one of the boys bit off a piece of the other boy's ear. |
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
|
|